Firaz.Net

Web sitemiz 2006 yılında zehirli.org adı ile yolu çıkmıştır. Zamanla farklı isimler altında siteler de oluşturduk. Tüm bu siteler firaz.net çatısı altında bir araya gelmiştir.

Firaz kelimesi Türkçe'de çıkış, yükseliş, yokuş yukarı çıkmak anlamlarında kullanılmaktadır. Aynı zamanda tarihte 633-634 yılları içinde Sasani ve Bizans ordusu ile yapılan muharebenin de adıdır. Altyapımız daha önce drupal idi. Güncel ihtiyaclar göz önüne alarak sıfırdan geliştirdik.

Sitemizde toplam 10bin yorum ve 20bin konu vardır. İçerik yapılanmamızı ve sunumumuzu günün şartlarına göre tekrar gözden geçiriyoruz.

Türk edebiyatından Nabi'den bir şiir:

Fehm eyledim sarîr-i kalemden bu râzı kim
Çoktur reh-i emelde firâz u nişîbler
(Nâbî).

Haseki Mahidevran Gülbahar Sultan Kimdir


Mahidevran Sultan veya Mahidevran Gülbahar Sultan, Osmanlı padişahıKanuni Sultan Süleyman'ın eşlerinden biridir.

Mahidevran Sultan'ın Arnavut kökenli olduğu sanılmaktadır. Mahidevran Sultan'ın Kanuni'yle tahta çıkmadan önce Manisa valisi olarak görev yapmaktayken evlendiği bilinmektedir. Mahidevran Sultan 1515 yılında Kanuni'nin ilk erkek çocuğu olan Şehzade Mustafa'yı dünyaya getirdi. 1520 yılında eşinin padişah olması üzerine çocuklarıyla birlikte İstanbul'a geldi. Bu sırada Hürrem Sultan saray haremine girmişti ve kısa zamanda Kanuni'nin en sevdiği eşi haline gelmişti. 1524 yılında Hürrem Sultan da bir erkek çocuk dünyaya getirdi.

ALİMLERİN İBNİ TEYMİYYE HAKKINDAKİ SÖZLERİ

Hindistan'ın büyük alimlerinden allâme Muhammed Abdurrahman Silhetî, 1882 senesinde basılan kitabında şöyle diyor:

İbni Teymiyye, Vehhabîlerin büyüğü ve öncüsüdür. O şeyh-ül-islam değil, bid'at ve âsâm, yani sapıklık ve günahlar şeyhidir, önderidir. Vehhabîlerin bozuk itikadlarından ilk konuşan odur. Ve aslında, bu bozuk, sapık fırkayı ortaya çıkaran odur. Zamanından Sultan ikinci Mahmud Han zamanına kadar, zikri ve akideleri gizli kaldı. Sultan ikinci Mahmud Han zamanında, Yemen tarafından [Necd'den] Muhammed bin Abdülvehhab isminde biri zuhur etti. İbni Teymiyye'nin ölümü ile yok olan, üzeri örtülen ve İslam memleketlerinde eli kolu bağlı olan bozuk itikadları körükleyip ortaya çıkardı. Yeni bir din yolu tuttu. Ehl-i sünnet vel-Cema'at mezhebine uymayan bir bid'at kampı teşkil etti. (Seyf'ül Ebrar, s.26)

Hindistanlı Ehl-i sünnet alimlerinden Mevlana Muhammed Fadlurresul 1849 senesinde telif ettiği eserinde şöyle diyor:

Biliniz ki bu İbni Teymiyye bed mezheb [yolu kötü], nefsine mağlup, Ehl-i sünnetten hariç bir kimsedir. Allahü teala için cihet [yön] söylenir dedi. İmam-ı Sübkî ona reddiye yazdı. Tabakat-ı Sübkî'de bunlar anlatılmaktadır. Sonradan çıkan bu fırkanın [Vehhabilerin] onunla çok uygunlukları ve ilgileri vardır. (Tashih'ül Mesail, s.44)

Kendi Canını koruyamayan imparatorluğu nasıl korusun



Muhteşem yüzyıl dizisinde çok sinsi bir tuzak var. Yavaş yavaş işlenip en sonunda Kanuni Sultan Süleyman'ın kalbine öyle bir saplanacak ki TÜM TÜRKİYE ondan nefret ettirtilmek istenecek!!

Nasıl mı?

Çok iyi izleyin. Mustafa rolundeki çocuk cok planlı şekilde sevecen masumane tatlı şekilde önplana çıkartılmakta ve bilinç altına bu çocuk nasıl öldürtülür diye yerleştirilmekte. Hürrem Sultan ne kadar gaddarmış. Ne büyük saltanat hırsı varmış diye için için beyinlere işlenmekte. Her bölümde damla damla bu işleniyor.

Şehzade Mustafa öldürüldüğünde 38 yaşındadır. Öldürülme nedeni isyandır. 1540-1553 yılları arasında da 13 yıl Amasya valiliği yapmıştır. Yani emrinde asker ve ordusu da bulunuyor. Unutmayın yavuz sultan selim de trabzon valisiyken babası beyazid'e karşı isyan etmiş fakat hayatta kalmayı başarmış ve iktidara gelebilmiştir.

Burada çok ince bir nokta vardır.

DÜNYAYI SARSACAK KAYIP KİTAP: Apokrifal

Bu kitap hem Türkiye`yi hem de Hıristiyan dünyasını sarsacak: İNCİL`in orjinali bulundu. İsrail Cumhurbaşkanı İsak Rabin`in torunu Viktoria Rabin bu vesile ile müslüman oldu ve katledildi! TÜMÜ GERÇEK, HEPSİ BU KİTAPTA!

Bu kitaptaki olayların ve kişilerin hepsi gerçektir..

1981 yılında Hakkari`de köylüler tarafından bir mağarada lahit içerisinde eski bir elyazması bir kitap bulunur. Aramice uzmanı Doç. Dr. Hamza Hocagil kısa süre sonra söz konusu metnin Arami dilinde fakat Süryani alfabesiyle yazılmış bir İncil metni olduğunu anlar.

Birinci yüzyıla ait otantik İncil`in ortaya çıkması tüm dinleri ilgilendiren bir konudur. Gerek Hz. İsa`nın tarihselliğinin, gerekse de İncil`in Kuran`la ne denli uyumlu olduğunun kanıtlanması çeşitli çevreleri rahatsız etmektedir. Hocagil 1983 yılında Özal`ın girişimleri ve Özel Harp Dairesi`nin kontrolünde İncil`i tercüme etmeye başlar. Ancak tercüme süreci bir süre sonra durdurulur.

Muhteşem Yüzyıl dizisinin hataları


Alt üst tarafı dizidir derken konu büyüdükçe büyüdü. Tarihi dizi yapmak sahiden zor işmiş bir kez daha gördük. Tarihi dizilerin son dönem en güzel örneklerinden birisi olan Spartacus'u izlerken insan ister istemez kıyaslama yapıyor.

Sparctacus bugünün dizi formatında tarihi bir hikâye nasıl anlatılırın en popüler örneği. O'nun da içinde hayatta olan, sıradan olan, sakıncalı olan her şey var. Ama tarihte var. Dizi seyirciyi sarsmaktan kaçınmıyor. Konu pop Amerikan dizileri formatında işlense de hikâyenin geçtiği mekânlar, kostümler, kişiler, dönemin tarihi olayları ile örtüşmez diyebileceğimiz bir sahne ile karşılaşmıyoruz.

Türbandan korkuyorum çünkü yalan haber okuyorum

Türkiye’nin yaşadığı kritik dönemlerde devreye giren medya, yıllardan beri peri masalı ciddiyetinde korkular üretiyor. ‘İrtica geliyor’ paranoyasını yaymak için erkek muhabirlerine çarşaf giydirenler, şimdi de başörtüsünü gulyabani gibi göstermenin yollarını arıyor.

Medyanın çok sevdiği ‘mahalle baskısı’na kananlar ise korkularını açıklarken yine medyanın yalan haberlerini referans gösteriyor.

Başörtülülerin üniversitede okuma engelini kaldıran anayasa değişikliğinin ardından, yasakçılığını sürdürmek isteyen bazı rektörler, gayri hukuki biçimde ortamı germeye devam ediyor. Bir tarafta “Başörtülü öğrenci, ‘başarılı olsa bile’ hak ettiği notu vermeyiz.” diyen rektörler, diğer tarafta yasakçı zihniyetin propagandasını yürüten medya organları çalışmalarını aralıksız sürdürüyor.

KASIMPAŞA KUR’AN KURSU’NUN YIKTIRILMA HİKÂYESİ

Kasımpaşa’daki büyük Piyâle Kur’an kursu haksız hukuksuz bir şekilde Salı günü yıktırıldı. Bu Kur’an kursu ile ilgili benim de hatıralarım olduğundan, yıkımın gelişimini iyi biliyorum. Meseleyi baştan anlatayım:

Kur’an kursunun yanıbaşındaki büyük piyâle camiini yaptıran piyâle paşa burayı zaten kur’ an mektebi olarak yaptırmış. Müslümanlar zamanla kullanılmaz hale gelen mektebi 1959 da onarıp Kur’ an kursu olarak hizmete açmışlar. O gün bu gündür 48 seneden beri hizmet veriyordu. Kursun daimi talebelerinin dışında, yaz tatillerinde mahalle çocukları okutulduğundan, o civarda buradan Kur’an dersi almayan yok gibidir.

Nitekim, Sayın Başbakan da bu kur’an kursunda okuyanlar arasında. kendileri İstanbul Belediye Başkanı Seçildikleri ilk sene bayram namazını piyâle Paşa Camii’nde kıldıktan sonra kur’ an kursuna gelmişlerdi. Başbakan’ın o zaman anlattığına göre Bu kur’ an kursu 1962’de İsmet paşa zamanında yeni bir yıkılma tehlikesi atlatmış. Kursu yıktırmamak için mahalle sakinleri geceleri nöbet tutmuşlar. Nöbet tutanların içinde Sayın başbakan’ın babası da varmış. Ne garip tecelli ki, babasının koruduğu kur’an kursu oğlu zamanında yıktırıldı. Gelelim size hayretten küçük dilinizi yutturacak ve inanılması güç şekilde gelişen yıkım hikayesine :

M. Esed’in ve Ötekilerin Meâl ve Tefsirlerindeki Yanlışlar

BELÇİKALI mühtedi Müslümanlardan Abdülaziz kardeşimizden bizzat dinledim: Şu anda tam tarihini hatırlamıyorum, 1975 veya 1977’de olacak, hacca gitmiş, dönüşte bazı İslâm ülkelerine de uğramış. Tanca’da meşhur Muhammed Esed’i de ziyaret etmiş. Bu zat Avusturyalı bir Yahudi iken ihtida eden çok zekî, çok kültürlü, çok ziyalı (aydın) bir kişidir; Arapça dahil olmak üzere beş altı lisan bilirdi. Bizde daha ziyade, İngilizce’den Türkçe’ye çevrilen Kur’ân meâli ve tefsiri ile tanınır.

EHL-İ SÜNNET MEZHEPLERİ

Ameli Açıdan Mezhepler

Ehl-i Sünnet itikatında, ameli konularda dört mezhep vardır:

1) Hanefi mezhebi; İmam-ı Azam Ebu Hanefi tarafından kurulmuştur.
2) Şafii mezhebi; İmam-ı Şafii tarafından kurulmuştur.
3) Hanbeli mezhebi; İmam-ı Hanbeli tarafından kurulmuştur.
4) Maliki mezhebi; İmam-ı Malik tarafından kurulmuştur.

Bu bölümde mezhep imamlarımız ve onların görüşleri üzerinde duracağız.

Hanefi Mezhebi ve İmam-ı Azam Ebu Hanefi

İmam-ı Azam hicri 80 yılında Küfe’de doğmuştur. Asıl adı Numan b. Sabit’tir. Yaşadığı bölge itibariyle bazı rivayetlerde O’nun Türk asıllı olduğu söylenmektedir. Ticaret uğraşan varlıklı bir insan olan babası, Hz. Ali (r.a.)’nin halifeliği sırasında onun hayır duasını almıştır.

İmam-ı Azam genç yaşta Kuran’ı ezberledi. Arap dili ve edebiyatı, fıkıh, hadis ve kelam ilimlerinde kendisini geliştirdi. Bulunduğu yöredeki sapkın dini görüşlere sahip olan insanlarla tartışarak birçoğunu ikna etmeyi başardı. Böylece Ebu Hanefi ismi duyulmaya başladı.

SALAT NE DEMEKTİR?

Namaz kılmayan bazı kimseler, (Namaz, salat, yani, duadır. Tanrı’yı içten anıp selamlamaktır. Bunun da bir şekli, belli bir saati, zaman dilimi, yeri, kuralı yoktur. İnsan, istediği vakit, istediği dilde, istediği şekilde, istediği yerde dua edebilir. Şimdi kılınan beş vakit namaz, gerçeklere aykırıdır) diyorlar. Peygamber efendimiz, beş vakit namaz kılmadı mı, namaz kılınmasını emretmedi mi?

CEVAP
Bu tür iddialar, Peygamber efendimize inanmayanların, dinimizi yıkmak isteyenlerin, çeşitli maskeler altında asıl kimliklerini gizleyerek gündeme getirdikleri iddialardır. Hiçbir ilmi değeri yoktur.

Peygamber efendimiz, namaz farz olduktan sonra, beş vakit namaz kılıp, farz olduğunu bildirdi. Eshab-ı kiram ve ondan sonra gelenler hep beş vakit namaz kılmışlardır. Resulullah, hâşâ Kur’an-ı kerimi anlayamadı mı? Salat kelimesini anlayamadı mı? Hâşâ, beş vakit namaz kılması yanlış olsaydı, Allahü teâlâ vahiy gönderip düzeltmez miydi?

Cebrail aleyhisselam, gelip, beş vakit namazın vakitlerini, kılınış şeklini ve diğer bütün hususları bizzat tatbiki olarak öğretti. Peygamber efendimiz de, (Namazı benim kıldığım gibi kılın) buyurdu. (Buhari)

Gençlere Örnek Gösterilen Bir Zındık: Ali Şeriati

Aslen şiî olup şiîlerin bile tasvip etmediği Ali Şeriatî diye biri var. Birileri, Peygamberimiz örnek olarak yetmezmiş gibi onu örnek bir şahsiyet gibi göstererek, müslüman gençlerin zihinlerini onun bozuk fikirleriyle doldurmak peşinde. Bu gayretkeşlerden biri de Mustafa İslamoğlu…

Allayıp pullayarak gençlere sundukları Ali Şeriatî’nin Peygamberimiz’e bile hakaret ettiğini geçen sayımızda anlattık. Bu yazımızda, onu kendi sözleriyle daha yakından tanıtacağız. Tanınmalı ve hangi derekelerde olduğu bilinmeli ki, onu yüceltenler de tanınmış ve bilinmiş olsun.

Barzani ailesinin yahudi kökenli olduğu doğru mu

Kendisi de bir Kürt Yahudisi olan UCLA (Los Angeles’teki California Üniversitesi) öğretim üyesi Prof. Yona Sabar, yazdığı kitapta bu iddiaları doğruladı. Tarihçi Ahmet Uçar da, Osmanlı arşivlerinde, Sallum Barzani adlı bir hahamın önce Selanik’e, arkasından da Kudüs’e sürgün edildiğine dair bir belge yayımladı. Bilindiği gibi, Molla Mustafa Barzani ile oğlu Mesut Barzani, İsrail’le kurduğu iyi il
işkilerle tanınıyor ve İsrail öteden beri Irak Kürtleri’nin bağımsızlığını destekliyor.

Kuyumcuyu soyan polis çıktı

İzmir`de 15 gün önce yaşanan hırsızlığı soruşturmak için olay yerinde soruşturma yaptığını söyleyen polis memuru, kuyumcu tarafından teşhis edilince gözaltına alındı.

İzmir`in Buca ilçesinde, iki hafta önceki kuyumcu soygununun ardından, bugün resmi üniformasıyla olay yerine giderek soruşturma yaptığını söyleyen bir polis memuru, kuyumcu tarafından `soyguncu` olarak teşhis edildi. Olay yerinden uzaklaşan polis memuru E.C, güvenlik güçlerince gözaltına alındı.

MEZHEPSİZLİK NİÇİN DİNSİZLİĞİN KÖPRÜSÜDÜR?

Bismillâhirrahmânirrahîm

Bilindiği gibi "Mezhepsizlik Dinsizliğin Köprüsüdür" sözü, yirminci yüzyılın yetiştirdiği en büyük alimlerden ve son Osmanlı Şeyhülislam vekillerinden biri olan merhum Muhammed Zâhid el-Kevserî'ye aittir ve merhumun "Makâlât" adlı eserinde yer alan makalelerden birisinin başlığıdır.[1] Bu hikmetli söz, bahse konu makale neşredildikten sonra adeta darb-ı mesel haline gelmiş ve dilden dile yayılmıştır. Bu yazıda, bu sözün ne anlama geldiği ve İslam Dünyası'nın yaşadığı ilmî ve fikrî tecrübeye ne ölçüde denk düştüğü gibi hususları irdelemeye çalışacağız.

Öncelikle başlıkta geçen iki kavramın, "mezhepsizlik" ve "dinsizlik" kavramlarının nasıl anlaşılması gerektiği üzerinde duralım. Buradaki "mezhepsizlik", hem hiçbir mezhebi tanımamayı, hem de klasik tabiriyle "telfik"i, yani mezheplerin hükümleri arasından bir derleme ve seçme yaparak karma bir mezhep oluşturmayı anlatmaktadır. Zira her birinin ayrı bir usul ve metodu olan mezheplerden hiçbirisini tanımamakla, aralarındaki ihtilafları ve bunların sebeplerini görmezden gelerek bu metot ve usuller doğrultusunda konmuş olan hükümleri birleştirme girişimi arasında netice olarak hiçbir fark yoktur.

İSKENDER EVRENESOĞLU (Sahte Mehdi)

Âhirzamanda, kıyametin kopmasına çok az bir zaman kala Allah-u Teâlâ’nın ümmet-i Muhammed’in başına gönderdiği bir komutan olan Hazret-i Mehdi, âdil bir idareci, dirayetli bir önder, şecâatli bir kumandandır. O doğrudan doğruya Resulullah Aleyhisselâm’ın vekâletini taşıyacak, onun hilâfetini, onun vazifesini yapacak. Garip duruma düşen İslâm’ı, gariplikten kurtarmaya çalışacaktır. Çünkü bunun için gönderilecek. Allah-u Teâlâ onu muzaffer edecektir.

Mehdi; kelime olarak hidayet kökünden gelir. Allah’ın hidayetine ermiş mânâsını taşır, Allah’ın izniyle hidayete erdirecek mânâsını da ifade eder.

Mehdi Aleyhisselâm hakkında çok sayıda Hadis-i şerif nakledilmiştir. Âlimler bunu mütevatir kabul ederler. Resulullah Aleyhisselâm’dan beri, müslümanlar âhir zamanda, Ehl-i beyt’e mensup bir zâtın çıkıp dini güçlendireceğine, adaleti hâkim kılacağına, müslümanların ona tâbi olup İslâm beldelerinde hâkimiyet kuracağına, bu kimseye Mehdi denileceğine inanmış ve bu âli zâtın gelmesini beklemektedirler.

Hadis-i şerif’lerde ifade edildiğine göre İsa Aleyhisselâm ile Mehdi Aleyhisselâm aynı zamanda çıkacak ve İsa Aleyhisselâm, Hazret-i Mehdi’ye yardımcı olacak, birlikte Deccâl’i öldüreceklerdir. Hatta Hazret-i İsa Aleyhisselâm’ın, Hazret-i Mehdi’nin arkasında namaz kılacağı rivayet olunmuştur.