Firaz.Net
Web sitemiz 2006 yılında zehirli.org adı ile yolu çıkmıştır. Zamanla farklı isimler altında siteler de oluşturduk. Tüm bu siteler firaz.net çatısı altında bir araya gelmiştir.
Firaz kelimesi Türkçe'de çıkış, yükseliş, yokuş yukarı çıkmak anlamlarında kullanılmaktadır. Aynı zamanda tarihte 633-634 yılları içinde Sasani ve Bizans ordusu ile yapılan muharebenin de adıdır. Altyapımız daha önce drupal idi. Güncel ihtiyaclar göz önüne alarak sıfırdan geliştirdik.
Sitemizde toplam 10bin yorum ve 20bin konu vardır. İçerik yapılanmamızı ve sunumumuzu günün şartlarına göre tekrar gözden geçiriyoruz.
Türk edebiyatından Nabi'den bir şiir:
Fehm eyledim sarîr-i kalemden bu râzı kim
Çoktur reh-i emelde firâz u nişîbler
(Nâbî).
EHL-İ SÜNNET KİMDİR?
Ehl-i Sünnet demek, Kur'an ve sünnetin öğrettiği şekilde inanan ve yaşayan Müslümanlar demektir. Ebedi kurtuluşa vesile olacak iman ve Allahu Teala'yı tanımak, ancak Ehl-i Sünnet itikadına sahip olmakla mümkündür. Sünnete uymak için Peygamberimiz (sav)’in Kuran uygulamalarını ve Ashab-ı Kiram'ı tanımak ve takip etmek gerekir. Çünkü bizimle sünnet arasında onlar köprü vazifesi görmektedir. İman ve İslam konusunda Ashabın yerini ve gereğini Allah Resulü (s.a.v) Efendimiz şöyle belirtmiştir:
"Ümmetim yetmiş üç fırkaya ayrılacak; birisi hariç diğer hepsi Cehennem'de olacak" Oradakiler, hayretle: "O kurtulacak grup hangisidir Ya Rasulallah" diye sordular, Efendimiz (s.a.v): "Benim ve Ashabımın yolunda olanlar." buyurdu. (Tirmizi, iman; 18.)
Bu kurtulan fırkaya "Fırka-i Naciye" denir. Bu fırkanın bir diğer ismi de "Ehl-i Sünnet ve'l-Cemaat" fırkasıdır.
İtikad ve amelde bütün hak mezheplerin buluştuğu nokta Kur'an ve sünnetin çizdiği noktadır. Bu mezheplerin bütün çabaları Allahu Teala'nın ve Resulünün (s.a.v) muradını anlamak, anlatmak ve yaşamaktır.
MEALCİLİK SAPIKLIĞI
Öncelikle şunu belirtelim ki Kur'an Meali okumak başkadır, Mealcilik olarak nitelediğimiz şey başkadır, insanlar elbette ki ana dilleri (en iyi anladıkları dil) ile yazılı olanları dinleyerek veya okuyarak anlayabilir. Bu sebeple de bütün peygamberlere Allah'ın mesajı hep o peygamberlerin ve içinden çıkarıldıkları toplumların apaçık anladıkları dilden gönderilmiştir Niçin yabancı bir dilden gönderilmediğini, şu adam ne diyor bir anlayan olsa da bize de anlatsa (41/44) diye ifadelendiren Allah, yeryüzünde gezip dolaşan melekler olsa idi biz elbette onlardan (meleklerden) birini onlara elçi gönderirdik (17/95) derken, diğer yandan meleklerden de onların arasından elçiler gönderdiğini (22/75, 35/1) buyurmaktadır. Bu konu ile ilgili âyetlerin tümü özetle şunu anlatmaktadır ki Allah, kullarına bir yol göstermek ve onların dünyada işlerini düzene koymalarını, sonuç olarak da ahirette rahat etmelerini istemektedir.
Türkçe Olimpiyatlarına Peygamber efendimiz katıldı mı?
Şok açıklama ile tüyler diken diken oldu. İnanan milyonlarca insanın manevi duyguları bu kadar kahpece sırtından vurulmadı. Gazeteler boy boy manşetler attı. Haber siteleri sanki sıradan birşeymiş gibi haber yaptı.. Fitne bu kadar zirve yapmamıştı.. Yapılan soytarılıklara bu kadar efendimiz alet edilmemişti..
Diyalog faciasından binlerce kat daha zelil ve alçakca büyük bir saldırı ile karşı karşıyayız. Türkçe Olimpiyatlarına Peygamber efendimiz katıldı gibi bir iddiada bulunmak, bunu gerçekmiş gibi lanse etmeye kalkışmak asla kalbi iman sahibi bir müslümanın iddiası olamaz.
Molla Kâbız Olayı
Kanuni dönemi İstanbul’u sadece devletin başkenti değil, aynı zamanda ilmin de başkenti…
Dünyaca ünlü âlimler İstanbul’a gelip gidiyor, akşamları derin ilmi sohbetler yapılıyor, en girift, en çözümsüz konular bile tartışılıyordu. Bu tür tartışmaların müdavimlerinden biri de İstanbul medreselerinden icazet almış, İran asıllı Molla Kâbız’dı (ö. 1527). Molla Kâbız tam bir söz ve demagoji ustasıydı. Hatırı sayılır derecede de dini bilgisi vardı ve bunları ustaca kullanmayı biliyordu.
Adı kısa sürede duyuldu. Vaaz verdiği camiler dolup taşmaya, cemaat can kulağıyla Molla Kâbız’ı dinlemeye başladı.
Yıllar süren bir çaba sonucu, İstanbul halkını etkilemeyi başarmıştı. Artık ne söylediği değil, ne olursa olsun onun söylemesi önemliydi. Bir büyük kitle, körü körüne Kâbız’a bağlanmıştı.
Ressam LEO'daki büyük mantık hatası
Hikaye bu ya, sanat adına tarihi tahrip etmekle kalmayıp insanların da akıllarını yerden yere vuruyorlar.
Tam bir pembe diziye çevrilen muhteşem yüzyıl dizisinde nihayet hürreme bir aşk buldular. LEO.. Daha ukranyalı olduğu bile tarihi kayıtlarla netleşmemiş hürrem sultan'a bir de ukranyadan türk sevgili getirdiler..
LEO, aşkını bulmak için istanbullara düşmüş. İstanbulda oldugunu nereden biliyorsa artık. Çarşı pazarda karı ister olmuş.
Bizim matrakçı da bunu yakalar tabi.
Yıl 1525 yer istanbul.. Avrupada rönesansın ayak sesleri yeni yeni duyulur. Karakalem, potre çalışmaları vs öyle bugün ki modern çağda ki kadar gelişmemiştir..
Bırakın osmanlıyı avrupadaki büyük ressamlara bile karakalem çalışma bu düzeyde değildir..
Türkleri, dinlerine yabancılaştıran bir korelasyon...
'Türkiye'deki İslamiyetin şekillenmesinde, 'Yahudilerin de' büyük etkisi var; hatta bu dinin şekillenmesinde onlar doğrudan etkili...'
İddia, sizi yadırgattı mı bilmiyorum...Ancak 'iddia etmeden iddia etmek şeklinde bir üslupla' yukarıdaki 'ifade' dile getirildi... (Bunun nasıl yapıldığını, yazacağım)Dile getiren, Soner Yalçın...Efendi 'kitaplarının' yazarı...Soner Yalçın, Doğu Perinçek 'okulunda' yetişmiş iyi bir gazeteci...
Yaptığı pek çok başarılı iş de var...Özellikle bu ülkenin kimi 'kriminal şahsiyetlerini' ayrıntılı tanımak ve analiz etmekte, yazdığı kitapların fazlasıyla katkısı oldu...
Kösem Sultan gerçekten kaçırıldı mı?
Muhteşem yüzyıl dizisinde yapılan en büyük hata kösem sultanın kücük bir kız çocuğu iken kaçırıldığı iddiasıdır. Aynı hata Hürrem Sultan içinde yapıldı.
Tartışma ortamı oluşturmak diziyi gündeme taşırma gibi amaçlarla bu tarz sahneler çekilmektedir.
Ayrıca bu kaçırılma sahneleri ile osmanlı üzerinde kötü bir imaj çizmeye çalışılmaktadır.
Müslümanlığımızın Sünneti Seniyye ile ilişkisi
Modern zamanlarda Müsteşriklerin ektiği fitne tohumu ne yazık ki tutmuş ve Ümmet-i Muhammed pek çok sahada bilinç kaymasına maruz kalmıştır. Bu "maraz" durumu kendisini en fazla Kur'an ve Sünnet'le ilişkimizde göstermektedir.
Kuranda geçen SALAT kelimesi namaz değil diyenlere
Bazı yerden bitmeler kurandaki her kelimeyi farklı anlamlar yükleyip anlam çarpıtması yapmaktalar.
Bu anlam çarpıtma gayretinden biri de SALAT-NAMAZ kelimesi üzerine.. ve ısrarla kuranda namaz geçmiyor diye kıyamet koparmaktalar. Onlara oturup SALAT namaz demektir diye anlatmak için saatlerce dil dökmeye gerek yok..
Onlara denecek tek söz.. Siz kimin şövelyeliğini yapıyorsunuz?
Boşuna dememişler, yarım hoca dinden yarım doktor candan eder diye..
Bu din garip geldi garip gidecek hadisindeki müjde
Peygamber efendimiz bir hadisi şerifinde "bu din garip geldi garip gidecek" buyuruyor buradan ne anlamalıyız nasıl anlamalıyız. Bu sözde göremediğimiz nedir?
Bu söz yıllardır kafamı kurculuyordu. Çok kere olur olmaz yerde söylenir islamın garip kalacağı, zor günler yaşayacağı, hatta hafazan Allah yok olacağı vurgulanır hep..
Ve bir korku salar kalplere.. Çalışma mücadele azmini kırar. Yenilmişlik duygusu yaşatır.
Gerçekten öyle mi?
Yıllardır hep yanlış mı anladık. Ya da bu hadisteki sırrı kimse çözemedi mi?
M.İslamoğlu'ndan Tuhaf Sözler
M. İslamoğlu'nun (Arif Çevikel = Sami Hocaoğlu) sitesindeki bir yazıda aynen şu ifadeler var:
Kabir Azabı Kabir azabı olduğuna inanmayan arkadaşım var. Kendisinin Kur'anı Kerim'i incelediğini ve kabirle ilgili bir bilgi bulamadığından inanmadığını söylüyor.Kesin delilleri nerede geçmektedir? 03/03/2007
CEVAP: Kabir azabı, İslam ekolleri arasında temel bir tefrika konusu olmuştur. Savunanlar da reddedenler de Kur'an'dan bazı ayetleri delil getirmişler, fakat bu deliller doğrudan kabir azabının varlığına ya da yokluğuna delalet etmediği için iki tarafın tezi de temelsiz kalmıştır. Kabir azabı ancak hadislerle temellendirilebilir. Hadisler ise akaide konu olmazlar. Dolayısıyla kabir azabı iman veya inkarın konusu değildir.
Bu sözler, genellikle yumuşak bir üslubu olan ilahiyatçı-yazar E. Sifil'i adeta isyan ettirmiş. Okuyalım:
NEREYE GİDİYORSUNUZ?
Kabir Azabı, Hadisler Ve İtikad
Milli Gazete - 13 Mayıs 2007
İstanbul'dan telefonla arayan bir kardeşim, bir internet sitesinde[1] "kabir azabı" meselesi bağlamında hadislerin itikadda delil olmadığının söylendiğini belirterek hadis-itikad ilişkisini sordu.
TASAVVUFUN ÖNEMİ
Tasavvuf, İslam dininde ruhi ve manevi boyutu ön plana çıkaran dini hayat ve düşünce biçimidir. Tasavvuf "insanın Allah'a olan imanını tam anlamıyla kalbine yerleştirmesi", O'nun her şeyin tek yaratıcısı, tek sahibi ve tek hakimi olduğunu kavramaktır. Her insanın O'na muhtaç olduğunu bilip, Allah'ın hiçbir şeye ihtiyacı olmadığını ve her işi bir kader ile yarattığını anlayarak hayatın her anında O'na teslim olmasıdır. "Allah'a teslim olmak" ise, Allah'tan çok korkmakla ve O'na her şeyden ve herkesten çok bağlanıp, O'nu çok sevmekle mümkün olur. Allah'a gerçek anlamda teslim olan bir insan, kendisine yalnızca Allah'ı dost ve veli edinir. Hayatı boyunca karşısına çıkan her olayın Allah'ın kontrolü altında gerçekleştiğini ve tüm bunların özel hikmetlerle yaratıldığını bilir. Bu nedenle de her ne olursa olsun, teslimiyetli tavrından taviz vermez ve her zaman için Allah'a karşı boyun eğici, itaatli ve şükredici bir tavır içerisinde olur. Temel ilkelerini Yüce Kitabımız Kuran'dan alan, Hz. Muhammed'in hayatından da somut örneklerini bulan tasavvuf, tarih boyunca sürekli gelişerek varlığını en güzel biçimde günümüze kadar sürdürmüştür.
İtikadi mezheplerimiz Maturidi ve Eşari
Bu ayki yazımızda mezhebin lüzumu ile birlikte itikat da Ehli–Sünnet ve–l'Cemaat yolunun hak olan iki mezhebi Maturidi ve Eşari mezheplerini inceleyeceğiz.
Öncelikli olarak Mezhep kelimesi lügat da gidilen yol manasına geldiğini ifade edelim.
Hürrem isminin anlamı, Hürrem ne demek
Hürrem kelimesi Farsça olup.
- Sevinçli.
- Mesrur.
- Şen.
- Ferahlık veren.
- Taze ve hoş.
- Güler yüzlü
manalarına gelir.
Üzerinde 19 girdabı varmış!
Ne hikmete bazi insanlar hapishaneye yahut hastaneye girip ciktiktan sonra savunduklari fikirlerden ciyak edip kendilerine yeni bir rota cizmeye basliyorlar. Degismekle kalmiyor kisa süre sonrada atilimlar yapip ayakbakan, basbakan, reformis vs. Olup boy göstermege basliyorlar.
Sahte mehdi harun yahya söylesisi ile gecmis dönemdeki dostu adnan oktari desifre etmeye calisan edip yüksel’i düsününce hatira hz. Ali’nin „arkadasini söyle senin kim oldugunu söylim“ sözü geliveriyor.. Sahtekarlik ve palavralar diz boyu.
Edip yüksel cark edip misirli resadin pesine takildiktan sonra üzerinde 19 var diye bir kitap cikartip. Kendi akli kararinca 19 girdabini anlatmaya basladi. Bu calismalarinda cok hassas ve ince bir konuyu buradan tekrar deginmeyi uygun bulduk.