Firaz | Konular

Firaz.Net

Firaz.Net web sitemize hoş geldiniz.

 

Firaz nedir? Anlamı nedir?

Firaz kelimesi Türkçe'de çıkış, yükseliş, yokuş yukarı çıkmak anlamlarında kullanılmaktadır. Aynı zamanda tarihte 633-634 yılları içinde Sasani ve Bizans ordusu ile yapılan muharebenin de adıdır.

Türk edebiyatından Nabi'den bir şiir:

Fehm eyledim sarîr-i kalemden bu râzı kim
Çoktur reh-i emelde firâz u nişîbler
(Nâbî).

Pazarlama ile ilgili 20 kitap tavsiyesi

Pazarlama, günümüzün rekabetçi iş dünyasında başarı için kritik bir faktördür. İşletmelerin hedef kitlelerine ulaşması, ürün ve hizmetlerini tanıtması ve satışlarını artırması için etkili pazarlama stratejilerine ihtiyacı vardır. Bu bağlamda, pazarlama alanında yazılmış başarılı ve popüler kitaplar, pazarlamacılara ve işletme sahiplerine değerli bilgiler sunarak başarılı pazarlama stratejileri ve uygulamaları geliştirmelerine yardımcı olabilir.

Bu liste, pazarlama dünyasının farklı yönlerini ele alan 20 önemli kitabı içermektedir. Bu kitaplar arasında, pazarlama ve satış süreçlerinde hikaye anlatımının gücünden bahseden "Satış ve Pazarlama İçin Hikaye Anlatımı" ve müşteri deneyiminin her aşamasında mükemmeliyet sağlamayı hedefleyen "Müşteri Yolculuğu" gibi kitaplar bulunmaktadır. Ayrıca, sosyal medya pazarlamasının inceliklerini ele alan "Sosyal Medya Pazarlaması" ve insan beyninin alışveriş kararlarını nasıl verdiğini açıklayan "Nöropazarlama" gibi kitaplar da bu listede yer almaktadır.

İkna etmenin altı temel ilkesi

İnsan ilişkilerinde fikrini karşıyı kabul ettirebilme ya da ortak bir noktada buluşabilmek için altı temel ilkeye uygunluk önemlidir. İkna ve insan ilişkileri konusunda yıllarca çalışma yapmış Psikoloji profesörü Robert B. Cialdini ikna psikolojisi altı eserinde bu altı temel ilkeyi detaylı olarak açıklamıştır.

Bu altı temel ilke aşağıdaki gibidir;
- Karşılıklılık İlkesi
- Nadirlik İlkesi
- Otorite İlkesi
- Hoşlanma İlkesi
- Toplumsal Kanıt İlkesi
- Tutarlılık İlkesi

Başarı engelleyici sosyal baskı şekilleri

Sosyal çevremiz, bireysel başarımız ve gelişimimiz üzerinde büyük bir etkiye sahiptir. Ustalık sürecinde ilerlemeye çalışan bireyler için, sosyal baskılar başarıyı engelleyici bir güç haline gelebilir. İnsanlar, bazen farkında olmadan veya bilinçli olarak, başkalarının başarısını engellemeye yönelik tutumlar sergileyebilirler. Bu tutumlar, bireyin hedeflerine ulaşmasını ve potansiyelini gerçekleştirmesini zorlaştırarak olumsuz bir etki oluşturur.

Bu yazıda, başarıyı engelleyici sosyal baskı şekilleri olarak kabul edebileceğimiz yedi temel kavramı ele alıyoruz. Bu kavramlar, Robert Greene'in "Ustalık" adlı kitabında da bahsedilen engellerdir ve hem bireysel hem de sosyal düzeyde etkili olabilirler.

Alışkanlık konulu kitaplar

İnsan alışkanlıkları ve davranışları üzerine yazılmış popüler ve güncel kitaplar, bireysel ve profesyonel gelişimimiz için önemli kaynaklar sunar. İşte piyasada bulunan ve alışkanlıklar üzerine yazılmış en popüler kitaplar

İslam dünyasının güçlü komutanları

Halid bin Velid - Arap Yarımadası, 7. yüzyıl - İslam tarihinin en büyük savaşçılarından biri olarak kabul edilir.

Selahaddin Eyyubi - Mısır, 12. yüzyıl - Haçlı seferlerine karşı mücadelede ünlüdür.

Ebu Ubeyde bin Cerrah - Arap Yarımadası, 7. yüzyıl - İslam'ın ilk ordusu olan Raşidun ordusunun komutanlarından biridir.

Tariq bin Ziyad - İspanya, 8. yüzyıl - İspanya'yı fethetmesiyle ünlüdür.

Savaş stratejileri üzerine yazılmış populer 25 kitap

Burada bugüne kadar savaş üzerine yazılmış, populer stratejik kitapların listesi yer almaktadır. Kitapların orjinal ingilizce adları yer verilmiş ve yazılış tarihleri yazar isimleri de belirtilmiştir.

"The Art of War" - Sun Tzu (5. yüzyıl M.Ö.): Belki de savaş stratejileri hakkında yazılmış en ünlü kitap. Sun Tzu'nun klasik eseri, savaş sanatını ele alır ve okuyucuya stratejik düşünme becerileri kazandırmayı amaçlar.

"On War" - Carl von Clausewitz (1832): Bu kitap, Prusya ordusu generali Carl von Clausewitz'in savaş teorisine dair görüşlerini içerir. Savaşın politik ve sosyal boyutlarını ele alır ve savaşın insan doğasına nasıl etki ettiği konusunda derinlemesine bir analiz sunar.

"The 33 Strategies of War" - Robert Greene (2006): Greene'in bu kitabı, tarihteki en büyük askeri liderlerin kullandığı savaş stratejilerini ele alır. Kitap, her stratejiyi ayrıntılı bir şekilde açıklar ve bunların günlük yaşamda nasıl uygulanabileceğini gösterir.

Savaşlarda sık kullanılan 33 stratejinin özeti

Robert Green 33 Savaş stratejisi adı ile bir kitap yayınladı. Ve bu kitabında savaşa dair tarih boyunca uygulanmış yüzlerce taktik ve stratejisi 33 madde de bir araya getirdi. Daha derli ve toplu halde okunabilir halde sundu. İşte bu 33 savaş stratejisinin özet niteliğinde kısa kısa sundugu stratejiler.

Kendi savaşınızı seçin - Hedeflerinizi ve önceliklerinizi belirleyin.

Rakibinizi tanıyın - Düşmanınızın güçlü ve zayıf yönlerini analiz edin.

Rakip fikirlerle savaşın - İdeolojilerle mücadele ederken stratejik bir düşünce benimseyin.

Bu din garip geldi garip gidecek hadisindeki müjde

Peygamber efendimiz bir hadisi şerifinde "bu din garip geldi garip gidecek" buyuruyor buradan ne anlamalıyız nasıl anlamalıyız. Bu sözde göremediğimiz nedir?

Bu söz yıllardır kafamı kurculuyordu. Çok kere olur olmaz yerde söylenir islamın garip kalacağı, zor günler yaşayacağı, hatta hafazan Allah yok olacağı vurgulanır hep..

Ve bir korku salar kalplere.. Çalışma mücadele azmini kırar. Yenilmişlik duygusu yaşatır.

Gerçekten öyle mi?

Yıllardır hep yanlış mı anladık. Ya da bu hadisteki sırrı kimse çözemedi mi?

Ön Yargılarımız

Niye bu ön yargı? Neden kendimiz gibi olmayan kimselere tahammül edemiyoruz? Sürekli Osmanlı ecdadı olduğumuzu söylüyoruz.Söyleyelim de.Gurur da duyalım bununla elbette.Lakin ecdadın saygısını ve hoşgörüsünü göz ardı ediyoruz.
Fakülte koridorlarında ''Allah bana yeter'' diyerek herkese 'rağmen' ayete göre giyinmiş bir genç kıza hakaret etmek hangi görüşün ürünüdür ?

Herkes senin gibi değil unutma

Çevremizde hayatımızda yüzlerce insanlarla yüzgözüz. Sürekli muhtap oluyoruz.

Bu kadar insanla muhatap oluyoruz fakat genelde tüm insanları kendimi gibi düşünüyoruz. Öyle zan ediyoruz. Etraftaki tüm insanların öyle olduğunu zan ediyoruz. Ancak işte öyle değil.

herkes ayrı bir dünya. yüzlerce iyi ya da kötü huy ve davranışlar her insanda farklı oranlarda var. cimrilik cömertlik, hırsızlık, hasetlik, kıskanclık, gıybet etme, dedikodu vs. vs. vs. her haslet her insanda var fakat kimisinde yüzde yüzken kimisinde yüzde beş olabiliyor..

Dedelerimiz davranışları torunlarımıza yansıyor

Bugün hayatımızda yaşadıklarımız yaşayacaklarımız 20 yıl 30 yıl hatta 100 yıl öncesi yaşananlara dayanmakta.

Babamızın annemizın kardeşlerimizin tavırları davranışları tutumları yüz yıl önceki dedelerimizin dedelerinin davranışlarına kadar dayanmakta..

Garip ama işte gerçek böyle.

Biz dedelerimizin hatalarının faturasını ödüyor olabileceğimiz gibi onların yaptıklarının keyfini çıkarıyor olabilir.

İÇKİNİN ZARARLARI

İçkinin bir çok zararları vardır. Bazılarını şöyle sıralayabiliriz :
1 - İçki, beyin dokularının asabi faaliyetleri üzerinde menfî tesir yapar, hafızayı zayıflatır, hatta hafızayı kaybetmeye kadar götürür.
2 - Alkol, sinir sisteminde, beslenme rejiminde menfi değişiklikler yapar, damar sertliğine sebep olur.
3 - İçki, mikroplara karşı vücudun bekçileri olan akyuvarları zayıflatır, bunun sonucunda vücûd hastalıklara hedef olur.
4 - Bira, bağırsaklardan kana, kandan böbreklere geçerken kalbi menfi yönde etkiler.

SİGARANIN ZARARLARI

Her gün tüketilen tonlarca sigara ile neler kaybediyoruz? Para, döviz, zaman ve en önemlisi sağlığımızı. Tıp otoriteleri sigaranın kandaki hemoglobini bağladığını, dolayısıyla kanın yüzde onunu çalışmaz hale getirdiğini açıklıyorlar.

ÜŞÜTÜNCE NİÇİN BURNUMUZ AKAR?

Üşütünce hemen burnumuz akmaya başlar. Uzun süren kış aylarında bir türlü mendillerden kurtulamayız. Kimi zaman bizi canımızdan bezdiren nezle, sürekli akan burun, vücudun kendini müdafaa yoludur da. Burnumuzun iç bölgelerindeki hücreler, mikroplan dışarıya atabilmek için ifrazata yolaçar. Burundaki akıntı, vücudun soğukalgınlığını yenmek için uyguladığı savaşın bir parçasıdır.

SURLARIN DİBİNDEKİ İKİNCİ AYASOFYA

İstanbul'un, Bizans döneminden kalma en önemli eseri denince akla ilk gelen, şüphesiz Ayasofya'dır. Ayasofya, İslâm dünyası için olduğu gibi, Hıristiyan dünyası için de bir semboldür. Ancak Bizans döneminden kalma bir eser daha var ki, o da taşıdığı hususiyetler itibariyle Ayasofya'dan sonra istanbul'un en meşhur Bizans devri eseri hüviyetindedir. Fâtih Sultan Mehmed Hân (k.s.) hazretlerinin İstanbul'u fethetmesinden sonra câmiye tahvil edilen altı kiliseden biri olan Kariye veya eski adıyla St. Savior Kilisesi'dir.

KUR'ÂN, FRANSA'DAN KUVVETLİ İSE BEN NE YAPAYIM?

Cezayir'in istilâsından yüz sene geçtikten sonra bir Fransız hâkimi Cezayir'de şunları söylüyor: "Kur'ân'ı aralarından kaldırmalıyız. Müslümanlar'ı yenebilmemiz için Arapça'yı yasaklayıp, söküp atmalıyız!" (el-Menâr, 09.11.1926)

Bu ve buna benzer mesajlar, Fransa'da garip uygulamalara sebep oldu. Cezayirli gençlerin kalbinden Kur'ân'ı ve onun tesirlerini kaldırmak için çalışmalara başladılar. Bunlardan birisi şöyle cereyan etti:

BU DİN GARİP OLARAK BAŞLADI...

Hadîs-i şerifte buyuruldu ki:

"Bu din garip olarak başladı. Başladığı gibi garip olarak avdet eder (döner). Gariplere ne mutlu! O garipler ki, (benden sonra) insanların sünnetimden bozdukları şeyi ıslah ederler." (Tirmizî, İman 2632)

Hadîs-i şeriften, bazı âlimler;

"kıyâmete yakın İslâm dîni, tıpkı başlangıçta olduğu gibi, garip olarak avdet edecek; yani, akıl almaz bir muvaffakiyet ve inkişaf kaydederek geri dönecek" mânâsını anlamışlardır.

«NASREDDÎN HOCA'NIN TÜRBESİ...»

Nasreddin Hoca merhumun doğumu 1208'de, vefatı İ283'dedir,: Türbesi Akşehir'dedir, Türbenin eski hali, sütunlara dayalı bir çadır şeklindeydi. Duyarsız olmakla beraber koca bir kilitle kapatılmış bir kapısı yardı. Bu kilidin, onun nükteli mizacım ifade etmek için konulduğu anlaşılıyor. Halk arasında garip bir görünüşü anlatmak için kullanılan «Nasreddin Hpca' nın türbesi gibi...> sözü buradan geliyor.

İÇKİ KÖTÜLÜKLERİN ANASIDIR

İçki, israfın en büyüğü, iflasın en korkuncu, millîye ferdî ahlâkımızı felce uğratan musibetlerin en amansız kaynağıdır.

Günah ve kötülükler doğuran bu kaynak kurutulmadıkça cinayetlerin, kazaların, şehvanî duyguların, içtimaî hastalıkların, millet hayatındaki maddî ve manevî tahribatın önüne geçilemez.

İçki ve uyuşturucu madde alışkanlığının devletleri çökerttiği, en büyük milletleri yok ettiği bilinen bir gerçektir.